30 Mayıs 2011 Pazartesi

cennette havai fişeklerle karşılanmak*

Dün Fetih şenliklerinde gördüm ki; apaçi, kolbastı gibi saçma sapan müziklerle kendini kaybedenlere inat hala mehter marşıyla ruhu şahlanan insanlarımız var elhamdülillah.
Bir dost ile üç yıl önce mübarek sahabemiz Hz. Cabir'in türbesini ziyaret etmiş ve fevkalade etkilenmiştik. Gün geldi çattı, dün akşam yolumu tam da o noktaya düşürdü Allah. Evet güzel tevafuktu. Dostumla türbenin bahçesinde yaşları sekiz ila on arasında değişen minik afacanların 'abla gitmeyin nolur' ısrarları üzerine gelecek hafta buluşma sözü vermiş lakin gidememiştik. Minik kardeşler ben dün oradaydım ve sizi görseydim yine oturur Eşref Ziya'dan ezgiler söylerdik dimi?
Şunu dinlemenizi şiddete tavsiye ederim
Bence cennette havai fişeklerle karşılanacak çok mümtaz insanlar var...

27 Mayıs 2011 Cuma

en sevdiğin yazar kim?

Bir hikaye yazıcısı var ve o senin hikayeni yazdı. O kağıdı bulutlara yakın bir yerlerde saklıyor. Sen ne zaman vicdanına, kalbine, aklına sorarak bir şeyi yapmayı murad etsen o sana iradeyi veriyor. Hikayeye uygun oynuyorsun. Vereceğin kararı biliyor. Yazılmış bir şeyi oynuyorsun ama iraden ile...
Hikaye yazıcısı cömert, sana iyi hikayeler canlandırabileceğin istidadlar da vermiş.
Çok iyi bir yazardır o
En sevdiğin yazar kim?

hayvanlar!

Gazeteler, içlerindeki sıkıntı, fotoğraflar, başarılar ve acılar. Ağrı'da bir ahıra kaleşnikofla ateş açmışlar. 26 büyükbaş hayvanın 7'si ölmüş, diğerleri yaralı. Hayvanları vuran hayvanlar!

26 Mayıs 2011 Perşembe

hayat ne garip

Dünkü şu mısralar ne de vurucuydu

bu hayat
seni, beni, hepimizi kırıp geçirir
şarkılar bir garip
insanlar bir garip
hayat bir garip


25 Mayıs 2011 Çarşamba

yol halleri

Sanırım servis beklerken geçirdiğim 5-10 dakika bana bir şeyler katıyor. Yanlış oldu. Bana bir şeyler katan yoldan geçen o insanlar ve yüzlerindeki ifadeler. Bu sabah bir bayan yüzüme baktı, özensizce bağlamıştı başörtüsünü. Herhangi biriydim onun için. Sonra yanımdan geçerek gitti. Arkasına dönüp bana tekrar baktığını sanmıyorum. Sonuçta onun için herhangi biriydim ve sanırım şu saatlerde onun için bir 'hiçkimseyim'
Sağlık olsun.


14 Mayıs 2011 Cumartesi

yüreğim böğürmek üzere...

Yoruldum
Zarifoğlu'nun dediği gibi yüreğim böğürmek üzere...

12 Mayıs 2011 Perşembe

düşüne düşüne...

‎"... insan böyle düşüne düşüne
ağlar ya
olsun
Allah var ya
Allah kerim Allah yar ya"

Sıtkı Caney

6 Mayıs 2011 Cuma

bu sabah anlaşılmak istiyordu birileri...

Bu sabah servis bekliyorum. Orta yaşın üzerinde bir teyze ve amca geliyor. Ellerinde bir kağıt ve birilerine bir şeyler soruyorlar. Yardım edebilirim düşüncesiyle yaklaşıyorum. Amca konuşamıyor. Belli belirsiz bir şeyler söylüyor ama anlatamıyor meramını. Teyze ise hastanede doktorun ne dediğini anlamamış, nereye sevk edildiklerini bilmiyorlar ama yine de birinin anlamasını bekliyorlar. Sevk kağıdına mühür de vurulmamış ayrıca. Çevrede birkaç hastaneden bahsediyorum, kafaları karışık...
Birkaç ilgili gözden cesaret alarak ellerindeki kağıdı uzatıp soru soruyorlar.
Kimse yardım edemiyor
Yağmur hızlanıyor...
İnsan için kimse tarafından anlaşılamamak çok acı
Dünyadaki halimiz de böyle diyorum içimden.
Bu fikir de çok acı geliyor.
Bu sabah farklı bir sabah deyip susuyorum
O anlıyor...

4 Mayıs 2011 Çarşamba

biraz 'bildim' gibi oldu

Bilmekle idrak etmek arasında dağlar kadar fark varsa ve insan bazen bilmenin biraz daha ötesine geçip idrak eşiğinin kapılarını zorladığını hissediyorsa bu iyi bir şeydir sevgili blog-u şahanem
Yani bildim diyebilmek 'biliyorum'un üstündedir.

Osmanlı'da sahabe kelimesi, sahip çıkanlar anlamında da kullanılıyormuş. Bu devirde hakikate sahip çıkabilmek, hakikatin sahabesi olabilmek için sebat etmek gerek. Nisyan kelimesi de kök olarak 'insan'dan geliyormuş ki bu da Yaratıcı'ya verdiğimiz ahidlerde ne kadar nisyana düştüğümüzün etimolojide bir ispatı olmalı.

Bir de Osmanlı'da dilbilgisine 'sarfu nahiv' deniliyormuş.

2 Mayıs 2011 Pazartesi

Mülk umumen O'nundur

Dün Zal Mahmut Paşa Medresesi'ndeydik ve yağmur yağıyordu. Bir de aynı sokakta Ebu Derda Hazretleri'nin türbesine rastladık. Hani bazı anları saniyesi saniyesine beyninize kaydetmek istersiniz ya, işte benim için öyleydi. Çünkü yağmur yağıyordu ve taş duvarlara dokunarak geçiyorduk gecenin içinden...
Ve sanki fonda da hazin bir keman sesi yankılanıyordu...