23 Eylül 2013 Pazartesi

böyle buyurdu Gavs-ı Azam

Sakın pek çoklarına sınamak için, avunsunlar diye verdiğimiz dünya hayatının parlaklığına gözünü dikme. Çünkü Rabbi'nin rızkı daha hayırlı ve kalıcıdır. 

sabah


nasıl insan olduk?

06.48 Gün bereketli olsun inşallah.
Hava lacivert ve insanlar işlerine gidiyorlar. Ağızlarında kekremsi bir tat, bir kaç saat daha uyumuş olmak için nelerini vermezlerdi herhalde.
Niye böyle tespitler yapıyorsam sabah sabah.
Reçelle peynir birleşince müthiş bir tat çıkıyor ortaya.
Bu daha iyi bir tespit oldu.

Hz. Musa'yla şeytanın hikayesi malum. Şeytana "Senin gibi olmamak için ne yapmak lazım" diyor. Şeytanın cevabı ilginç: "Ben deme, ben gibi olursun."
Ene Risalesini mütalaa ettikten sonra, insan neredeyse ağzın açılıp söylendiği her söze enaniyetin karıştığını bizzat görüyor. Enaniyetli insanların belli başlı özellikleri, karakter yapıları, maruz kaldığı hastalıklar... Bu ders çok şey öğretti... Allahümme ecirna min şerrin-nefsil emmarah!

Ama en ilginci neydi biliyor musun sevgili blog? Allah dağlara, taşlara, her mahluka soruyor da; bir insan kabul ediyor insan olmayı... Ah!

19 Eylül 2013 Perşembe

hisse

-Günahlarımız şahs-ı maneviye zarar veriyormuş. (bu çok büyük bir vebal)
-İstişare başkanı çoğunluğun kararına uymak zorunda değilmiş, istişaredeki esas fikirlerin müzakeresiymiş
-Üstadımızın müsbet hareketi eski ve yeni dönemlerinde fevkalade farklılık arzediyormuş
-İstidadlarımızın inkişafı ancak ilimle mümkünmüş...

Elhamdülillah çok bereketli bir çalışma geçirdik Isparta'da. Dinlediğim birçok kavramı bizzat hal diliyle gösteren insanlarla tanıştım. 
Risale-i Nur'un asrın insanının yaralarına nasıl bir tiryak olduğunu bizzat müşahade ettim elhamdülillah
Allah nefislerimizi ilimle en güzel bir şekilde terbiye edebilmeyi ihsan etsin.
Aciziz Allahım
Meded!


3 Eylül 2013 Salı

tıp!

Ani bir kararla yarın Isparta'ya yolculuk var. Korkuyorum. Lütfen Allahım kimse içimin karanlık dehlizlerini farketmesin diye dua ettim bütün gün. Ne zaman kalabalık içine çıkacak olsam -ki gerçekte o kalabalıkların içine hiç çıkamadım, hep kenarlardaydım- buna benzer bir korku taşırım içimde. Ve korkarım kalabalıktan. Herkesle konuşacak olmaktan. Keşke tanışmak gülümsemekten ibaret olsa. Herkes birbirini tebessümlerinden tanısa. İşim ne kadar da kolaylaşırdı.
Kalabalık içine çıkamıyorum
Sebep?
İçim çok kalabalık...
Bir an bu duyguyu Üstadın merdumgiriz diye tarif ettiği hal ile açıklayacaktım ama Üstadın içi duruydu. Alabildiğine berrak...
Allahım içimizi sana yaraşır eyle.
Bakalım bu kez heybemde nelerle döneceğim.
Bir
Ki
Üç
Tıp