“Kalbinde çözülmeden kalan her şey için sabırlı ol. Soruların kendisini sevmeye çalış, kilitli odalar ve yabancı lisanda yazılmış kitaplar gibi. Cevapları şimdi arama. Şu anda cevaplar sana verilemez, çünkü sen henüz onlarla yaşayamazsın. Bu her şeyi yaşama meselesidir. Şu anda senin, soruyu yaşaman gerekiyor. Belki daha ilerde, farkına bile varmadan, günün birinde kendini cevabını yaşarken bulacaksın.”
Rilke
28 Aralık 2010 Salı
24 Aralık 2010 Cuma
23 Aralık 2010 Perşembe
eyvallah
Yetmez mi, Hüzünler Perim yetmez mi?
Sana bir İnşirah Sûresi neşesi
Bana bir Yâsin sessizliği...
Hüsrev Hatemi'den...
Sana bir İnşirah Sûresi neşesi
Bana bir Yâsin sessizliği...
Hüsrev Hatemi'den...
düşünceni tutmaya bak...
06.05.2009 tarihinde bir kitabın iç kapağına bir şeyler karalamışım. Bir şeyler dilemişim, bir arayıştan bahsetmişim. Bir de "Düşünceni muhafaza et" diye not düşmüşüm. O kitabı okuduğum günlerin atmosferini hatırladım, içim burkuldu...İnsan iyi düşüncelerini muhafaza edebilmenin mücadelesini vermeli, iyi hislerinin, iyi hallerinin...
Zor elbet...
Ne diyeyim. Bir günü diğerine müsavi olmayanlardan olalım inşallah
Zor elbet...
Ne diyeyim. Bir günü diğerine müsavi olmayanlardan olalım inşallah
22 Aralık 2010 Çarşamba
Pardon, siz Türkiye değilsiniz...
Londra’da Arapça yayımlanan Şark ül Evsat Gazetesi'nde Türk Hükümeti'nin Ortadoğu'daki "İslamcı" hükümet ve hareketlerle arasındaki fark anlatılmış. Kayda değer tespitler içeriyor. Radikal Yorum'da...
Okumak isteyenler tıklatsın
Okumak isteyenler tıklatsın
21 Aralık 2010 Salı
kısa günün tespitleri
I-Esenler sandığımdan da tehlikeli bir yermiş
II-Kalabalık dolmuşa binmek, insanda tost makinasına konulmuş ekmek hissi uyandırabiliyor
III-Refaha çıkmak için Hızır'ın geleceği an kadar sıkışmak gerekmiş
IV-Taze ya da kızarmış ekmek bana annemi hatırlatıyor, tost makinası da öyle...
II-Kalabalık dolmuşa binmek, insanda tost makinasına konulmuş ekmek hissi uyandırabiliyor
III-Refaha çıkmak için Hızır'ın geleceği an kadar sıkışmak gerekmiş
IV-Taze ya da kızarmış ekmek bana annemi hatırlatıyor, tost makinası da öyle...
20 Aralık 2010 Pazartesi
hafife alma ey Lacivert!
Üstadın bir sözünü not almışım vakti zamanında
Şöyle diyor Hazret: Halık-ı Rahim, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıddır. Nimete karşı zararlı bir hafife almadır.
Nimeti hafife almak büyük nankörlük, Allah uzak eylesin
Şöyle diyor Hazret: Halık-ı Rahim, nev-i beşere verdiği nimetlerin mukabilinde şükür istiyor. İsraf ise şükre zıddır. Nimete karşı zararlı bir hafife almadır.
Nimeti hafife almak büyük nankörlük, Allah uzak eylesin
14 Aralık 2010 Salı
şimendifer
Masamın üzerinde pembe bir şimendifer var
Onu bana hediye eden güzel insan şuan susma sohbetinde
Bu satırlarda göz gezdiren herkesten ona dua etmesini rica ediyorum...
Onu bana hediye eden güzel insan şuan susma sohbetinde
Bu satırlarda göz gezdiren herkesten ona dua etmesini rica ediyorum...
13 Aralık 2010 Pazartesi
kaç/ma(!)
Sana çok gerçek bir şeyden bahsedeyim mi?
Çok istediğim şeylerin benden kaçarcasına uzaklaşmaması için onları istemiyormuş gibi davranmaya başladım
Böyle yapa yapa bir gün istememeyi de öğenebilir miyim, ondan emin değilim...
Çok istediğim şeylerin benden kaçarcasına uzaklaşmaması için onları istemiyormuş gibi davranmaya başladım
Böyle yapa yapa bir gün istememeyi de öğenebilir miyim, ondan emin değilim...
10 Aralık 2010 Cuma
Detektivbyrån - Laka koffa
Dostum şöyle yazmış;
''Bütün demir yollarını ben döşedim biliyorsun değil mi?
ve rayların birleştiği tek istasyonun kalbim olduğunu...''
7 Aralık 2010 Salı
6 Aralık 2010 Pazartesi
hâfî...hâfî
Ey Bişr-i Hâfî!
Çamurun içinden kaldırdığın, öpüp kokladığın kelime hatırına
O kelimenin kâinata yüklediği mana hatırına söyle
Sen ayıkken de sarhoşluğunu tatmadın mı aşk-ı ilahinin
Ve çamuru temizlediğin gibi bulduğun kâğıttan
Rabbin de pak eylemedi mi geçmişini
Sahi Bişr, hayâ ederek giymedinse ayakkabı
Çamurlu yolları bu kez çıplak ayak adımladıysan
Bize adımların sayısınca ahu efgan düşmez de ne olur?
Çamurun içinden kaldırdığın, öpüp kokladığın kelime hatırına
O kelimenin kâinata yüklediği mana hatırına söyle
Sen ayıkken de sarhoşluğunu tatmadın mı aşk-ı ilahinin
Ve çamuru temizlediğin gibi bulduğun kâğıttan
Rabbin de pak eylemedi mi geçmişini
Sahi Bişr, hayâ ederek giymedinse ayakkabı
Çamurlu yolları bu kez çıplak ayak adımladıysan
Bize adımların sayısınca ahu efgan düşmez de ne olur?
Huzur'dan...
-Galiba musikiyi seviyorsunuz!
-Hem çok.
-Yalnız alafranga mı?
-Hayır, alaturkayı da. Fakat galiba aynı adam olarak değil(Huzur'dan)
-Hem çok.
-Yalnız alafranga mı?
-Hayır, alaturkayı da. Fakat galiba aynı adam olarak değil(Huzur'dan)
4 Aralık 2010 Cumartesi
canım pazar
bugün günlerden pazar
kış
ve dona çekmiş sokaklar
ayaklarımı uzatacağım
sıcak bir kitabın içerisine uzanacağım
kapılar
telefonlar
çalsa da bakmayacağım
bugün günlerden pazar
kendim çalıp kendim oynayacağım
Oğuzkan Bölükbaşı
kış
ve dona çekmiş sokaklar
ayaklarımı uzatacağım
sıcak bir kitabın içerisine uzanacağım
kapılar
telefonlar
çalsa da bakmayacağım
bugün günlerden pazar
kendim çalıp kendim oynayacağım
Oğuzkan Bölükbaşı
journalci wiki
Wikileaks için "bir deli kuyuya taş atmış kırk akıllı çıkaramamış" diyebilir miyiz?
En azından ülkemizdeki yansımaları için diyebiliriz
En azından ülkemizdeki yansımaları için diyebiliriz
3 Aralık 2010 Cuma
kaybediyor olmam kaybolduğum anlamına gelmez : )
I-Bütün yakınlarım (en sevdiklerimin çok büyük çoğunluğu)Aralık-Ocak-Şubat aylarında doğmuş. Yüreklerinden öperim hepsinin.
II-Ezberim sandığımdan daha zayıfmış
III-Pazar günü yolların kapanma ihtimali çok imkansız bir şey mi?
IV-Coldplay iyi söylüyor, (Lost) ispatı burada
II-Ezberim sandığımdan daha zayıfmış
III-Pazar günü yolların kapanma ihtimali çok imkansız bir şey mi?
IV-Coldplay iyi söylüyor, (Lost) ispatı burada
kar melekleri...
Pazar günü meteorolojiyi utandırma Ya Rabb
Gökten kar melekleri indir nolur...
Yollar kapansa da olur
Gökten kar melekleri indir nolur...
Yollar kapansa da olur
2 Aralık 2010 Perşembe
Ahsen'in siyasi fikri
Bizim evde bir Atatürk çiçeği var
İsmini değiştirdik
Yeni ismi Ahsen
Ahsen mutlak otoriteye inanıyor : )
Bu arada hayvanlara isim vermek sünnetmiş
Ama bunun Ahsen'le bir ilgisi yok zaten
Bir de Atatürk Lacivert rengi sevmezmiş
Ben çok seviyorum
İsmini değiştirdik
Yeni ismi Ahsen
Ahsen mutlak otoriteye inanıyor : )
Bu arada hayvanlara isim vermek sünnetmiş
Ama bunun Ahsen'le bir ilgisi yok zaten
Bir de Atatürk Lacivert rengi sevmezmiş
Ben çok seviyorum
gökleri taşıyanlar
Hamele taşımak demekmiş
Kökü muhtemelen ameleden geliyor
Bir de Hamele-i Arş var, İsrafil, Cebrail, Mikail, Azrail (a.s.)'lara verilen isim..
Kökü muhtemelen ameleden geliyor
Bir de Hamele-i Arş var, İsrafil, Cebrail, Mikail, Azrail (a.s.)'lara verilen isim..
dünya bir düş mü?
Puslu Kıtalar Atlası'nı bitirdim. Anar'ın ilk romanı. Felsefe, tarih, denizcilik, istihbarat...birçok alanda malumat veriyor bu kitap. Olay örgüsünde gözüme çarpan birkaç belirsizlik/hata var. Romanda öne çıkan birkaç kahramandan ilerleyen sayfalarda hiç bahsedilmiyor, olaylar arasında bir kopukluk oluyor. Ama genel itibariyle çok büyüleyici. Sizi oturduğunuz yerden alıp, Galata'yı, Karaköy'ü, Kağıthane'yi şöyle bir keşfe çıkarttırıyor.
Ayrıca bir Rendekar'dır bahsediliyor ki, sanırım en büyülü mısralar orada...
Descartes'in "Düşünüyorum o halde varım" fikrini şiar edinmiş roman kahramanı Uzun İhsan Efendi fikrini temellendirmek için ünlü filozoftan Rendekar diye bahsediyor...
Şu mısralar ise üzerinde düşünülmeye değer :
‘Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öylese varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.’
Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
‘Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır.’
Ayrıca bir Rendekar'dır bahsediliyor ki, sanırım en büyülü mısralar orada...
Descartes'in "Düşünüyorum o halde varım" fikrini şiar edinmiş roman kahramanı Uzun İhsan Efendi fikrini temellendirmek için ünlü filozoftan Rendekar diye bahsediyor...
Şu mısralar ise üzerinde düşünülmeye değer :
‘Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öylese varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.’
Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:
‘Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır.’
1 Aralık 2010 Çarşamba
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)