2 Haziran 2014 Pazartesi

huzur*

Allahım, nasıl şükredilir sana? Efendimiz s.a.v sana nasıl şükrettiyse öyle elhamdülillah, binler kez öyle elhamdülillah. Bir dönemi geride bıraktık ve bu gece öyle güzel meyveler aldık ki. Allahım sana nasıl şükredelim nolur öğret bize. Elhamdülillah elhamdülillah elhamdülillah.
Dönem bitti, planladığımız çalışmalar bitti, niyetlediğimiz neticeleri ihsan etti Allah. Yarın ise üç günlük bir motivasyon kampına gireceğiz. Yaz kampı öncesi bir kan tazelemesi, bir doping gibi inşallah. Allahım hayırla tamamlamayı nasip eyle.
Haftasonu ne de eğlenceliydi. Kardeşimle gece sprey boyaları kaptığımız gibi fırladık sokağa. Haha anarşikiz biz :)

Allahım papatyalar için, davamız için, göz kırpmaların gibi olan şeyler için seni...

27 Mayıs 2014 Salı

göz

"Madem dünyanız acılaştı, o halde çalışın ahiretiniz acılaşmasın"

Bazı şeyler çok garip... Değil mi? Mesele âmâ bir dedenin size "Cennette görüşürüz kızım" demesi çok garip.
Kaldırımda çaresiz otururken Allahtan salih bir kimsenin duasını almayı yana yakıla isterken bir ninenin gelip, "Kızım Allah senin yardımcın olsun, seni darda bırakmasın" demesi çok garip.

Allahın rahmet eli üzerimizde. Allahın yardım eli üzerimizde. Allahım elhamdülillah. Allahım elhamdülillah. Allahım elhamdülillah.

Sanki Allahın göz kırpması gibi birşey. Allahım***
;)

26 Mayıs 2014 Pazartesi

yolculuk

Hayatın lezzetini ve zevkini isterseniz?
-Eyvallah

27 Nisan 2014 Pazar

geleyim mi?

Ben bu kuyuya kaç kez düştüm ya Rabb
Ben bu zindana kaç kez hapsedildim ya Rabb
Ben bu ümitsizliğe kaç kez sürüklendim ya Rabb...

Rüyamda şair gibi sana soruyordum:
"Yok mu bu karanlık gecenin sabahı?"
Sen bana ne cevap verdin Rabb-i Rahimim?
Geleyim mi?

31 Mart 2014 Pazartesi

ölüm bize yeter, o ne güzel müjdedir

Her şey bitmiş, bütün sayfalar kapanmış. Biri gelip diyor ki: "Sizlere müjde; hastalıklar, dertler bitti. Rahata ve rahmete gidiyorsunuz." Allahım biri gelip bunu ne zaman diyecek? İçim çatlayana kadar istesem bunu, mümkün mü?

9 Şubat 2014 Pazar

vakt-i seher

Saat 04.25 olmuş. Vakit nasıl geçmiş anlamadım bile. Sabahı beklesem iyi olacak. Bugün itibariyle çalışma kamplarımız bitti. Artık biraz kendimize vakit ayırabiliriz inşallah. Allahım vaktimizi bereketlendir, idrakimizi kuvvetlendir, beyanımızı güzelleştir. Amin. Şuraya şunu yerleştirip gidelim inşallah.


illa Mevla

Herkes Mevla'yı arıyor farkında olarak ya da olmayarak. 
Kimi Leyla'yı Mevla yapıyor. 
Tokat yiyor, başka Leyla'lara geçiş yapıyor.
Tokat yiyor Mevla'ya dönüş yapıyor vs vs...
"Allah Yakındır" filmi öyle güzel anlatmış ki insanın bu hal-i pür melalini...
Uzun süredir bu kadar harika bir film izlemememiştim. 
Yer yer Şia reklamı serpiştirilmiş olsa da -ki bu İran'ların mutad bir adetidir- ahirzaman gençlerinin izlemesi ve ibret alması gereken sağlam içerikli bir film. 
Allahım muhabbetimizi yalnızca sana sarfedecek kadar aşk ehli eyle bizi. Amin.



1 Şubat 2014 Cumartesi

motivasyon

Sınav Şubat'ın sonunda ama ben daha çalışmam gereken kısmın yarısını dahi bitiremedim. Tek boş gün Cumartesi onda da tembellik ediyorum. Tembelliğimi sana şikayet ediyorum Allahım. Mümkünse biraz motive edebilir misin içimi?

hamd...

Madem dünya elemli bir yer, biz de kendi kendimize mabeynimizde küçük hoşluklarla buraya renk katarız. Yeni eğlencemiz yerel bir ağızla birbirimize ikramlar sunmamız
-Çay var içersin?
-Kurabiye var yersin?
Gülmekten konuşamıyoruz bu diyaloglarda :)
Allahım elhamdülillah ahiret kardeşlerimiz için. Kan bağı bulunan kardeşlerimizden daha candan, daha fedakar, daha digergam olan dava kardeşlerimiz için binler elhamdülillah...

Sanki herşey bir anda güllük gülistanlık mı oluyor? Yoo biz acılarımızla da kardeşiz Zarifoğlu'nun zikrettiği gibi. O yüzden elhamdilillah. Milyon kez elhamdülillah

19 Ocak 2014 Pazar

eyvallah;)

Günün en güzel dilimi neden sabah vakti acaba? Başlamanın, her gün yeniden tazelenmenin nasıl güzel bir heyecanı var. Elhamdülillah. Allahım bizi daima razı olacağın işlerde istihdam eyle. Rızanı, cennetini, cemalini taleb ediyoruz. Onlarla müşerref eyle.
Dünyasız eyle. Dünyası bir sepete sığan Pirim gibi bir zühd ihsan eyle.Amin. Gün kısa, vazife çok. Hadi bana eyvallah

mübarekler düellosu

İki dost tanıdım ve onları tanıdığım günden beri hep sohbetlerinde bulundum. Evet sanırım istisnasız hep.. Allahım bu nasıl bir lütuf ki biri akıl, diğeri kalp yönü ağır basan bu mübareklere beni yakın eyledin. Birkaç saniyelik sükût aralarıyla nasıl bir sohbetin, nasıl bir okyanusun, nasıl bir muhasabenin, murakabenin, müzakerenin içine çekiyorlar beni. Adeta önce bir okyanusun kıyısına, oradan da serin sularına...
Allahım elhamdülillah. Sana yakın kulların için elhamdülillah. Sana yakınlık. En ziyade sana yakınlık. Nolur.

16 Ocak 2014 Perşembe

kendinde yok ki, sana versin

Bu dünyanın neresinden tutsan dökülüyor. Bu dünyanın insanlarının neresinden tutsan dökülüyor. Bu dünyanın tutulacak, tutunacak, tutkuyla bağlanılacak bir yeri yok. Çürük, kırık, kusurlu... Üstad diyor ya, "Bu dünyadan ebedilik isteme, kendinde yok ki sana versin"
Dünya vazgeçilmez değilsin, vazgeçmeyi bilmeyen biziz.
Cazibeli değilsin, sana cazibe atfeden biziz.
Neden böyleyiz?
Her sabah kalktığımda kendime şunu hatırlatıyorum: Cismaniyete meyletme, seni kurtaracak olan ruhani hayat!

Allahım ne olur yardım et. Fenaya değil daima bekaya müteveccih olalım.

4 Ocak 2014 Cumartesi

canımız ölüm :(

Merhaba sevgili ölüm,
Nasılsın iyisin inşallah. Ben de iyiyim nolsun, bekliyoruz işte. Valla bekleriz, epeydir de bekliyorduk zaten. Öyle valla. Ne olsun. Buyur gel yani. Bekleriz. Öperim. Alnından. Sen de beni alnımdan öp. Selam ederim.

1 Ocak 2014 Çarşamba

ihlas*

Soba yanıyor. Üzerinde kaynayan çay... Barla yılları okuması... Hüsrev Efendiler, Hafız Ali'ler, Şamlı Hafız Tevfik'ler... Bir hatıra:
"Yaz kardeşim" der Üstad ve Şamlı Hafız Tevfik yazmaya başlar. Onuncu söz orada yazılır ve biter. Bitince Üstad, "Elhamdülillah küfrün belini kırdık" deyince Şamlı Hafız hayretler içinde kalır: "Size şaşarım Üstadım. Dağ başında bir risale yazdınız, küfrün belini kırmaktan bahsediyorsunuz. Halbuki İstanbul'da harıl harıl dinsizlik kitapları basılıyor" Üstad: "Ben senin aklına şaşarım ey Şamlı" der. "Biz vazifemizi yaparız, Allahın işine karışmayız"


30 Aralık 2013 Pazartesi

kârlı ticaret

Nefsini, malını, gençliğini, hayallerini, ömrünü Allah'a satarsan mukabilinde çok büyük fiyatlar var. Pirim altıncı sözde gerek temsilen, gerekse hakikate bakan yönüyle çok güzel izah etmiş. Bugün bana bu hakikat hatırlatıldı ve servetler değerinde nasihatler dinledim. Elhamdülillah. Dedi ki; kardeşlerle mabeyninizde her ne yaparsanız yapın ikinciniz, üçüncünüz Allah değilse ihlas ortadan kalkar, netice alamazsınız. Allahı işlerinize ortak edin...
Allahım bizden ayrılma
Allahım senden ayrılmayalım
Pirimin diliyle sesleniyorum:
Seni bulan neyi kaybeder?

21 Aralık 2013 Cumartesi

vah yazık

Ağlak amcanın bugünkü beddua konçertosu beni ziyadesiyle şaşırttı.
Vah vah, canı ne kadar yandıysa
Ulan sen milletin imanını tehlikeye attığına ağlasana şerefsiz emekli vaiz!
Başörtüsüne 'füruat' demeyi biliyordun dimi?
Mavi Marmara için 'Otoriteden izin almalılardı' demeyi biliyordun değil mi?
Şimdi de böyle eteklerin tutuşur işte
İsrail'in uşağı, Amerika'nın köpeği!
Allah nasıl da ipliğini pazara serdi
Beter ol aşağılık köpek!
Salya sümüklü iğrenç herif!
Öteki dünyada elim yakanda olacak!





15 Aralık 2013 Pazar

buraya mehter marşı gelecek

Üstadın medresede kendisini rahatsız eden talebeler için hocasına gidip, "Şeyh Efendi, şunlara söyle dördü birden değil, ikişer ikişer gelsinler" ifadesi beni her hatırladığımda hem gülümsetiyor, hem hüzünlendiriyor. Çoğu zaman ben de böyle bir serzenişle karşı çıkmak istiyorum olanlara: Teker teker gelin! Sizinle savaşamayacak değiliz!
Biiznillah o gücü vermiş Hakiki Kuvvet ve Kudret Sahibi Zat (c.c)
Teker teker gelirseniz hanginize hangi silahla müdafada bulunabileceğimizi kestirebiliriz. Yoksa her birinizi alt etmeye yetecek kudsi ve büyük bir davanın erleriyiz elhamdülillah

13 Aralık 2013 Cuma

hümanizmmiş

Allahım aklımıza mukayyet ol duasıyla giriş yapmak akıllıca olacak. 
Bazen sinirden ölecek gibi oluyorum. Allahım...
Biraz sakinleşelim.
Evet.
Bazı insanları anlamak için uğraşacağım enerjiyi, bir işte uzmanlaşmakta harcasam işin piri olurdum gibi geliyor bazen. Size de oluyordur diimi? Bazılarında şöyle bir tutum var. Kendisini fevkalade insancıl, iyiliksever, hümanist, bilmem ne, bilmem ne görüyor. İslamdaki bazı tutumlar ise ona göre hiç insancıl değil!
Haşa ve kella!
Diyor ki mesela: Bir insanın iyi, dürüst, cömert vs olmasını sağlayan şey karakteridir, İslam değil.
Önemli olan insaniyet bilmem ne... (hümanist zırvalamalarını sürdürüyor)
Çileden çıkıyorum. 
Şimdi şurada anlaşalım:
Eğer din hakkında bir hüküm vereceksen dindarlara değil, dinin kaynaklarına bakman gerekir. 
Şu müthiş ayete dikkat edelim: 
(Ey Muhammed!) Kitaptan sana vahyolunanı oku, namazı da dosdoğru kıl. Çünkü namaz, insanı hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar. Allah’ı anmak (olan namaz) elbette en büyük ibadettir. Allah, yaptıklarınızı biliyor.
Demek ibadetlerimiz 'dosdoğru' olsa biz de dosdoğru olacağız.
Yani bunun yolu tamamen İslam'dan ve onun belirlediği ritüellerden geçiyor.
Efendimiz (s.a.v.) buna en büyük delil. İslamiyetle hayatlarının yörüngesini tamamen değiştiren sahabeler buna en büyük delil.
Başka ne delil arıyoruz ki?


7 Aralık 2013 Cumartesi

reklam bizim işimiz :p

Bugün günümün önemli bir kısmını yollarda geçirdim. Kaç kilometre arşınlamışımdır bilmiyorum. Kitapçıda "herhangi birinden herhangi bir kitap tavsiyesi isteyen" bir kızla tanıştım ve etrafımızdaki kızların da duyabileceği kadar seslice ona Üstadımı tanıttıktan sonra Risale-i Nur misyonerliği yaptım. Onunla da kalmadım, ona Üstadın biyografisinin anlatıldığı bir kitap da aldırdım. Yarın da güzel bir dostuma bizzat Üstadımın nadide bir eserini götüreceğim. Mutluyum, umutluyum :)

bu E var ya

Sevgili blog
Bugün E ile epey yazıştık. Beni ısrarla çağırıyor. Yanına gitmek için sabırsızlanıyorum. Oturur konuşuruz dedi. Hay hay. Ben senle konuşmayacağım da kimle konuşacağım E?
Allahım nasıl da mahçup, nasıl da utangaç...
Bana kahve yapacakmış.
Güzel kahve yapmaktaki iddiasını bile nasıl nazik dile getiriyor bi' görsen.
Bekle beni E!
Müdavimin olacağımdan şüphen olmasın.
Seninle güzel bir hikayeye başlangıç yapacağımızdan şüphem yok.

vird gibi dilimizde...


3 Aralık 2013 Salı

dinlenme haftası

Allah öyle ihsan sahibi ki, istemeksizin ihtiyacımıza mukabil nimetleri önümüze seriyor. Elhamdülillah şimdi de bize cennet misal bir yerde dinlenme haftası nasip etti. Elhamdülillah. Deniz, rüzgar, orman, sükûnet... İkindiye kadar ders, sonra istirahat. Allahım çok ihsan sahibisin, çok lütûfkârsın.
Doğayla içiçe olunur da tefekkür olmaz mı? Hem de alâsı olur. Allahım bütün sanatların bizi kendine meftun etsin nolur. Yakınlık... En ziyade sana yakınlık nolur. Amin!

29 Kasım 2013 Cuma

alim mi, alem mi belli değil

"Evvel-i dünyadan kıyamete kadar bize bütün ilimler öğretildi. Kim ne isterse sorsun" diyen zata tabiiyim

üstad'dan fevkalade muhasebe

Acaba ben bütün bütün aldanmış mıyım? Görüyorum ki hakikat noktasında acınacak halimize pek çok insanlar gıbta ile bakıyorlar. Bütün bu insanlar divane mi olmuşlar, yoksa şimdi ben divane mi oluyorum ki bu dünyaperest insanları divane görüyorum

18 Kasım 2013 Pazartesi

madem

Dün gece Mektubat'ta nereye rastladım?
-Dünya madem fanidir
-Hem madem ömür kısadır
-Hem madem lüzumlu vazifeler pek çoktur
-Hem madem hayat-ı bakiye burada kazanılacak...

Nur'dan bu pasajın mütalaasını istedik. Biraz keyifsizdi, yine ruhuna bu dünyaya biraz daha sabredebilmesi için söz geçirmeye çalışıyordu. Ama bizi kırmadı. Anlattı, anlattı. Düşündürdü, düşündürdü. İçi çağlıyor, dolup taşıyordu; bizi de o çağlayanın kıyısına çekti. Dün gece öyleydi.

Dün gece çok faniydi her şey. Ağrıyan dişime baktım. Eskiyen, fena bulan her şeyime baktım. Sonra kaybolan saatim... Sonra derin bir oh çektim. Elhamdülillah. Bize bekayı hatırlatan bütün hüzünlerimize elhamdülillah. Hüzün demişken Üstadın dediği gibi yetimane hüzün değil, ulvi hüzünden bahsediyoruz. Çiçek, böcek, yağmur, çamur değil işimiz.
El baki hüve'l baki
Nokta


10 Kasım 2013 Pazar

musallat

Gün geçmiyor ki bir aksiyon daha yaşamayayım. İstanbul sokakları tekin değil, dikkat etmek lazım vs vs gibi lakırdıları kulak ardı etmişliğimin bilmem kaçıncı senesinde Allah karşıma bir şizofreni çıkardı. Fal taşı gibi açılmış gözleriyle "dostum olacaksın, neden dostum olmuyorsun" diye bağıran zavallıya mı, yoksa kendi halime mi acıyayım bilemedim. Velhasıl her an tehlike kapıda ve dikkatli olmakta fayda var. Bir de Hafîz olan bir Rabbimiz var ki onu anmadan geçemem. Elhamdülillah bu da bitti.

22 Ekim 2013 Salı

vittingeştayn gibi bir telaffuzu var galiba:)

"Dilimin sınırları dünyamın sınırlarıdır" demiş Wittgenstein
Osmanlı gibi yedi kıtaya hakim olmuş bir Devlet-i Âliyye'nin bize miras bıraktığı o fevkalade dil sınırlarımızı bir anda nasıl da genişletiyor. Arapça ve Farsça lügatlardan müteşekkil bu benzersiz lisanın sınırlarımızı genişletmesinin yanı sıra bize böyle büyük bir imparatorluğun geride bıraktığı kültür hazinesinin kapılarını da aralıyor. Meselenin bir de manevi boyutu var ki onun için de Risale-i Nur'u bir açıp tetkik etmekte fayda var.

18 Ekim 2013 Cuma

terbiye

Henüz gece yarısı olmadı. Yazının başına gece yarısı yazıp kendimce farklı bir hava katacaktım, neyse.

"Niye böyle anne, niye başım dönüyor?
Niye böyle anne, yine içim geçiyor"
dizeleri şurda fon olarak dursun. Tamam.

Şimdi ben ne diyecektim? Hıh. Hiç öyle artist pozlar atma millete Ş!
Hiç böbürlenme hiç. Buna asla hakkın yok. Tanıştığın insanlar içinde senden günahkarı yok, senden gafili yok, senden zavallası yok. Bunu daim aklında tut, öyle kalk sabah yatağından. Belki Allah aczine biraz acır da kudretine, rahmetine raptolursun.
Bazen insan aczini her zamankinden daha iyi anlıyor. Tabii çoğu zaman sağlam bir tokat yemesi gerekiyor bunun için. Allahım nefsime akıl fikir ver, sen imtihan vermediğin zamanlarda da akıllı uslu olsun. Terbiyeli olsun.
Allah terbiye edicilerin en büyüğü. Akıllı olursak bize güzel bir bahçe verecek inşallah. Allahım şehadet de isteriz. Amin

14 Ekim 2013 Pazartesi

kurb/iyet

Allah hayrını dilediği kişiyi imtihan eder değil mi?
Allah genişlik anında da kendisine yakarsın diye daraltır değil mi?
Allah nimetin şükrü için yokluk verir değil mi?
Allah en çok kendisine yakın olman için yakınlarınla sınar değil mi?
Allah senin iyiliğini öyle çok ister ki, hakikatte farketsen belki deli olursun.

Hep şunu düşünürdüm. En küçük bir olayın dahi arkasındaki hikmeti görebilsek/gösterilse imanımız ne kadar kemale ererdi... Bu neden verilmemiş bize? Şimdi Allah bana daha iyi bildirdi ki; yaşadığın her imtihan Allahın sana iyiliği. Daha fazla büyümen, daha fazla büyümen için...
Bizi hikmeti sorgulayanlardan değil, rıza ile teslim olanlardan eyle. Sana hakiki teslim edecek ilimle şereflendir. Amin, binlerle amin.

Kurban, kurbiyet... Allahım sana yakınlık...
Sana en yakınlık
N'olur

12 Ekim 2013 Cumartesi

ahîr

Şimdi mesela sen müslüman olarak hadisin gereğince harama bakmamaya çok dikkat ediyorsundur. Ama gel gör ki şu zararı faydasından çok olabilen internet mereti bütün gayretini, sakınmanı bir tık ile yer ile yeksan edebiliyor. Haram her yerde haram. Sanal alem bu bakımdan çok yanıltıcı. Sokakta bakman yasaksa, bilgisayar ekranında bakman da yasak. Allahım haramın her türlüsünden sana sığınırız. Fail olmaktan da, mef'ul olmaktan da muhafaza buyur.

Ne zor bir çağ. Gel de kendini muhafaza et!
Üstadımız, "Ahir zamanda haramlardan  kaçmak nafile ibadetten daha hayırlıdır" diyor. Hatta bir günahı terketmenin sevabı bir vacip işlemekle eşdeğer.
Ümitvar bir tablo çizemiyorum. Korkmalıyız. Çok korkmalıyız.



11 Ekim 2013 Cuma

böyle biri

-Bu öykünün neresinde yer almak istersin?
-Adamın kahvaltı yaptığı mutfaktaki buzdolabının içindeki yumurta kutusu olmak istiyorum.
-Hım...
-Ya da kahvaltı masasının üzerindeki mavi işlemeli örtünün kısa püsküllerinden biri olabilirim.
-Anlıyorum.
-Yaz o halde!

iltica...

Gittik, gördük, konuştuk... Mülteciler evsiz, parasız, muhtaç... Değil ihtiyaçlarımızdan, lüksümüzden bile feragat etmezken, yanı başımızda birileri aç ve açıkta. Ağlayarak ev kirası isteyen, gelip kendisine iş bulmamız için bizimle konuşan ve o götürdüğümüz renkli bilezikler için kavga eden minikleri sanırım hiç unutamayacağım. Bu görüntüleri tv'lerden izleseydik, "N'apalım, bizden uzaklar elimizden bir şey gelmiyor duadan başka" diyebilirdik. Ama onlar buradalar. Yanıbaşımızdalar. Bizi ensar bilip muhacirler gibi yola koyulup gelmişler. Bu sadece onların imtianı değil, bizim de imtihanımız. Bakalım onlara hakkıyla kucak açabilecek miyiz, biz de sınanıyoruz. Tüm ümmet onlardan sorumluyuz. Cenab-ı Hak, daima kendi rahat ve konforunu düşünenlerden değil, müslüman kardeşine faydalı olan, onun derdine ortak olanlardan eylesin.

yayın başlığı yok

Şeker blog seni çok özlemişim. Buralar rüzigarlı. Tatildeyiz filan. Ee daha daha?
:)

23 Eylül 2013 Pazartesi

böyle buyurdu Gavs-ı Azam

Sakın pek çoklarına sınamak için, avunsunlar diye verdiğimiz dünya hayatının parlaklığına gözünü dikme. Çünkü Rabbi'nin rızkı daha hayırlı ve kalıcıdır. 

sabah


nasıl insan olduk?

06.48 Gün bereketli olsun inşallah.
Hava lacivert ve insanlar işlerine gidiyorlar. Ağızlarında kekremsi bir tat, bir kaç saat daha uyumuş olmak için nelerini vermezlerdi herhalde.
Niye böyle tespitler yapıyorsam sabah sabah.
Reçelle peynir birleşince müthiş bir tat çıkıyor ortaya.
Bu daha iyi bir tespit oldu.

Hz. Musa'yla şeytanın hikayesi malum. Şeytana "Senin gibi olmamak için ne yapmak lazım" diyor. Şeytanın cevabı ilginç: "Ben deme, ben gibi olursun."
Ene Risalesini mütalaa ettikten sonra, insan neredeyse ağzın açılıp söylendiği her söze enaniyetin karıştığını bizzat görüyor. Enaniyetli insanların belli başlı özellikleri, karakter yapıları, maruz kaldığı hastalıklar... Bu ders çok şey öğretti... Allahümme ecirna min şerrin-nefsil emmarah!

Ama en ilginci neydi biliyor musun sevgili blog? Allah dağlara, taşlara, her mahluka soruyor da; bir insan kabul ediyor insan olmayı... Ah!

19 Eylül 2013 Perşembe

hisse

-Günahlarımız şahs-ı maneviye zarar veriyormuş. (bu çok büyük bir vebal)
-İstişare başkanı çoğunluğun kararına uymak zorunda değilmiş, istişaredeki esas fikirlerin müzakeresiymiş
-Üstadımızın müsbet hareketi eski ve yeni dönemlerinde fevkalade farklılık arzediyormuş
-İstidadlarımızın inkişafı ancak ilimle mümkünmüş...

Elhamdülillah çok bereketli bir çalışma geçirdik Isparta'da. Dinlediğim birçok kavramı bizzat hal diliyle gösteren insanlarla tanıştım. 
Risale-i Nur'un asrın insanının yaralarına nasıl bir tiryak olduğunu bizzat müşahade ettim elhamdülillah
Allah nefislerimizi ilimle en güzel bir şekilde terbiye edebilmeyi ihsan etsin.
Aciziz Allahım
Meded!


3 Eylül 2013 Salı

tıp!

Ani bir kararla yarın Isparta'ya yolculuk var. Korkuyorum. Lütfen Allahım kimse içimin karanlık dehlizlerini farketmesin diye dua ettim bütün gün. Ne zaman kalabalık içine çıkacak olsam -ki gerçekte o kalabalıkların içine hiç çıkamadım, hep kenarlardaydım- buna benzer bir korku taşırım içimde. Ve korkarım kalabalıktan. Herkesle konuşacak olmaktan. Keşke tanışmak gülümsemekten ibaret olsa. Herkes birbirini tebessümlerinden tanısa. İşim ne kadar da kolaylaşırdı.
Kalabalık içine çıkamıyorum
Sebep?
İçim çok kalabalık...
Bir an bu duyguyu Üstadın merdumgiriz diye tarif ettiği hal ile açıklayacaktım ama Üstadın içi duruydu. Alabildiğine berrak...
Allahım içimizi sana yaraşır eyle.
Bakalım bu kez heybemde nelerle döneceğim.
Bir
Ki
Üç
Tıp

30 Ağustos 2013 Cuma

ölümlerden ölüm beğen a ruhum!


ölümü alnından öpelim

Hadiste geçiyor:
"Lezzetleri tahrip edip acılaştıran ölümü çokça zikredin"
"Ah ölümlü dünya" diye iç geçirerek değil ama
Ölmeden önce ölerek
Ölüp ölüp tekrar dirilerek!
Ehl-i tarik çok önceleri ölümü tahattur etmek için tabuta girermiş
Kefeniyle uyurmuş geceleri...
Şimdi bizim bunlar gibi ya da başka biçimde şu hadisle amil olabilmemiz lazım.


bunun adı ağıt


şehadet

Ben böyle esen bir rüzgar görmedim. Nerdeyse atlayacağım ona karışmak için
Rüzgara karışmak da ne?
Rüzgara karışılır mı?
Niye olmasın?

Şimdi şöyle bir şey var. Ümmü Nur, İstanbul'a gelmiş. Yarın dönecek mi neymiş. Ama görüşmeye hiç gidesim yok. Sürekli birileriyle vedalaşmaktan bıktım. Sürekli onların gitmesinden ve benim gidemememden bıktım.
Bak, Esma da gitti. Hem de şehadetle. Ben de hala burda oturmuş "Yok şöyle, yok böyle"
Hadi ordan ben!
Ben aslında giderim de ayakkabım yok
Cidden!

Bu kadar gideyim diye diye çırpınıyorum
Allah en nihayetinde beni cennete fırlatsa Esma'ların yanına
Mümkün mü Ya Mucîbe'd deâvat

24 Ağustos 2013 Cumartesi

!


ihlas risalesini ezbere okumuştu Sudan'lı

Sudan'lı. Adı Havva mıydı, Fatma mıydı? İkisinden biri. Fatma olması kuvvetle muhtemel. Ben de yanlışlıkla Havva deyip sonradan düzeltiyordum galiba. Emin değilim. Hafızam gittikçe zayıflıyor. Yakında kendi adımı bile unutabilirim. İyi de kendi adımı unutmuştum ya ben zaten. Bak kendi adımı unutmuş olduğumu hatırladım elhamdülillah. Artık devlet ve ona bağlı bütün resmi kurumlar beni yeni adımla biliyor. Beni eski adımla bilen bütün insanları sildim. Devlet olsa onu bile silerim. O da kim, ne işime yarayacak? Ne vergi ödediğim bir işe sahibim, ne de kirasını ödediğim bir eve. Buna da elhamdülillah.
İyi de Fatma'dan buraya nasıl geldik şimdi ya da Havva'dan? İyisi mi ben ona Sudan'lı diyeyim. Sudan'lı giderken ne yaptı biliyor musun? Bana şalını verdi. Muhtemelen sürekli taktığı bir şaldı. Bir kere başında görmüştüm zaten. Siyah beyaz bir şal. O konuşmakta zorlandığı Türkçesiyle bana "Kardeş sana bunu hediye ederim" demişti.
Bu Sudan'lı bana ne yaptı bilmiyorum.
Bazı insanlar bana bir şeyler yapıyor ama ne?
Galiba bunu da hatırlamıyorum.

"ey ekpekül küpekadan tekepküp etmiş köpek" demişti Üstadım

Ey kıymetli peder ve valideciğim,
Sizin istediğiniz yollardan olmasa da ünlü olmak için elimden geleni yaptım dün
Kortejin en önünde, avazım çıktığı kadar bağırarak ve yumruğumu havaya kaldırarak!
Beğendiniz mi, oldu mu?
Şimdi şad olun inşallah 
 :(

Büyün zerrelerimle inandım ve iman ettim ki
Nasrun minallahi ve fethun karib
Ya Kahhar, Ya Müntakim!

13 Ağustos 2013 Salı

mâh-ı Ramazan elveda

Şehr-i Ramazan mireved, demsazan gamnak mişeved
Ah elveda vah elveda Mah-ı Ramazan elveda
Dared yakin azm-i sefer, tarik şod ez gam o kamer
Ah elveda vah elveda Mah-ı Ramazan elveda
Ah ez hicran-ı dostan, mi naled kuh-ı bostan
Ah elveda vah elveda Mah-ı Ramazan elveda

sizi duraktan aldıracağız

Allah bizi yabancısı olduğumuz bir gezegene gönderdi
Ve dedi ki;
"Bağlanmayın
Alışmayın
Biraz bekleyin"

Öyle mi?
Tamam.



kapıyı tıklat ki açıla!


23 Temmuz 2013 Salı

sekiz kerametli bir sayı gibi

Burası merhum Hatice ninenin evinin avlusu... Geçen yıl Isparta Sav'a gittiğimizde kendisini ziyaret etmiştik. Hatice ninenin ismi Risale-i Nur Külliyatında geçiyor. 13 yaşında Asa-yı Musa'yı yazmış ve Üstadımız külliyatta kendisinden övgüyle söz etmiş. O gün bugündür hiç bırakmamış; yazmış da yazmış... Evine gittiğimizde yazı başında bulduk onu. Uzun uzun anlattı o günleri. O sıkıntılı, zahmet rahmete dönüşen günleri...
18 ve 28. Lem'a'da üzerinde önemle durulan ve Üstadın "Risale-i Nur'un en önemli vazifesi Kur'an hattını muhafaza etmektir" şeklinde bahsettiği yazının ne derece mühim olduğunu o gün bir kez daha anlamıştım.
Allah sana rahmet eylesin güzel ninem.
Ve sizlerin ömrünüzü verdiğiniz hakikatleri yozlaştıran tahrip edip çıkarlarına kılıf yapanlara da hidayet ihsan eylesin.

Dipnot: 18. ve 28. Lem'a Latin basılı eserlerde yok. Sebep? Orada yazılanlar birilerinin çıkarlarına ter düşüyor sanırım.

Vesselam...

Sabâ melikesi

Allah bana bir hayal buldurdu:
Tam da dün "Allahım senden yana yakıla isteyeceğim bir hayal edinsem ne de güzel olurdu" diyordum
Gerçekten Mûcibsin
Binler teşekkürler
Hayalim:
Sabâ melikesi olmak...
Bu hayali dillendiren kişi Nur
Hem de rüya beşaretiyle
Elhamdülillah
Allah var, vehim yok!

9 Temmuz 2013 Salı

bi git şurdan dünya!

Üstadın bir talebesi yazdığı mektupta şöyle döküyor içini:
"Üstadım dünyayı sevmez olduğumuz halde kurtulamadığımıza çok müteessirim."
Ah...

Buralar esiyor, güzel esiyor.
Gölden gelen bir esinti...
Göle, gölün kıyısına kurulan şehirlere, rüzgara ve verdiği esintiye andolsun ki bunların maliki çok büyük!

Herkesin sahibi bir!
Ağlamayalım
Vuslat yakın...





patlatacağım bu otobüsü!

Bu dünyayı yakamıyorsam, o otobüsü patlatabilirdim
Neden yapamıyorum ki böyle şeyler?
Çivisi çıkmış dünyanın otobüsünden ne beklenir? 
Peh!



13 Haziran 2013 Perşembe

meded!

Gerçekten hasta mıyım?
Durumum epey ciddi mi?
Çürüyor zihnim.
Meded!

30 Mayıs 2013 Perşembe

amenna!



"Benim ekecek yerim yok, bir balkonum yok" dedi ve tohumları bize bıraktı.
Bir de dedi ki; "Baktıkça beni hatırlarsınız"
Biz seni nasıl unuturuz Asyalı!
Fi emanillah!
Fena yaraladın Asyalı!


çünkü herkes gider...

Sümeyye gitti sevgili blog
Taa Ordu'lara
Sonra da İngiltere'lere inşallah
Biz de Sudan'lara ya da Fas'lara
Haydi hayırlısı. Sudan tercihimdir güzel Allahım.
Fas şimdilik hayal olarak kalsın
: )

10 Mart 2013 Pazar

tohumu toprakla buluşturun

Kişi bir ağaç ektiyse kıyamete kadar o ağacın verdiği meyve adedince sevaba nail olurmuş. Bu hadisi ilk kez duydum. Allahın bize cenneti kazandırmak için yaptığımız her müsbet eyleme sevap yüklemesi ne kadar Rahman, Rahim, Rauf olduğunun delili...
Allahım sen bu kadar merhametliyken, bizi dalalete sapıp kaybedenlerden eyleme. 
Bu arada Mart ayındayız ve artık tohumları toprakla buluşturabiliriz. İnşallah terastaki saksılara sebze ve çiçekler ekeceğiz. Belki böylece içimizdeki cehennem zakkumlarını, cennet meyveleriyle mübadele edebiliriz. İnşallah inşallah inşallah


Mekân / Lamekân

Bir süre önce buraya bir taslak açıp, "mekan" başlığını atmışım. Ne yazmak istemiştim, nereyi anlatmak istemiştim; hiçbir fikrim yok. Ama tam da birkaç dakika önce şuan bulunduğum mekanı anlatmak için bloğu açtığımda bu taslakla karşılaşınca şok oldum. Tevafuğun bu kadarı...
Öğle namazı okunurken martı sesleri eşliğinde "yalnız ona koşmayı" düşündüren bir mekandaysanız şükredin. Şükrünüzü arttıran bir mekandaysanız şükredin. Ayette "Şükrederseniz nimetinizi ziyadeleştiririm" diyor ya, bir abla dedi ki, "Orada Allah'ın sözü var: Vallahi ziyadeleştiririm" diyor...
Bizi daima şükredenlerden bul Ya Rabbi...

24 Kasım 2012 Cumartesi

Tebrikler Eygi!

M.Şevket Eygi, on dört maddede işi özetlemiş. Helal olsun.
 1. Bediüzzaman Said Nursî hazretleri yüzde yüz bir Ehl-i Sünnet ve'l-cemaat büyüğüdür. Ehl-i Sünnet'ten az veya çok ayrılanlar gerçek Nurcu değildir.
 2. Bediüzzaman beş vakit namaza çok büyük önem vermiş ve kendisi namazı dosdoğru kılmıştır. Namaz kılmayanlar, namaz konusunda ihmalkarlık yapanlar, namazları hafife alanlar gerçek Nurcu değildir.
 3. Bediüzzaman, İslâm kadın ve kızlarının tesettüre girmeleri konusunda ayrıca bir risâle kaleme almıştır. Şer'i tesettüre taraftar olmayanlar, tesettürlü kadınların açılmasını isteyenler yahut aldatmaca şeytanî tesettürlere bürünenler ve bunlardan razı olanlar gerçek Nurcu değildir.
 4. Bediüzzaman, Latin harflerine ladinî harfler demiş, onlara asla taraftar olmamıştır. Ona göre Müslümanın yazısı, alfabesi Kur'an ve İslâm yazısıdır. Bir ara zaruret icâbı Risâle-i Nurların Latin harfiyle basılmasına ve yayınlanmasına ruhsat vermişse de bu geçicidir. Latin-lâdinî yazıya taraftar olanlar gerçek Nurcu değildir.
 5. Bediüzzaman bu devirde ictihad yapılmayacağını açıkça ve kesin olarak söylemiştir. Onun bu görüşüne taban tabana zıt ve aykırı olarak ictihad taraftarları gerçek Nurcu değildir.
 6. Bediüzzaman, menfî kavmiyetçiliğe son derece muhalif ve karşıdır. Şu veya bu kavmiyetçilik (ırkçılık) yapanlar gerçek Nurcu olamaz.
 7. Bediüzzaman, tasavvufa ve tarikatlara karşı değildi. Abdülkadir Geylanî, İmamı Rabbanî, Şah Bahaüddin Nakşibend gibi tasavvuf büyüklerine üstadım demiş, onlara saygı göstermiştir. Tasavvufu ve tarikatı kötüleyenler gerçek Nurcu değildir.
 8. Bediüzzaman, Risâle-i Nur hizmetleri için para toplanmasına taraftar değildi. Muazzam hizmetlerini ve fütuhatını harika bir şekilde parasız pulsuz yapmıştır. Bediüzzaman ve Risâle-i Nur adına para toplayanlar, hattâ zekat bile alanlar gerçek Nurcu değildir.
 9. Bediüzzaman, şahsının övülmesini ve birinci plana çıkartılmasını uygun görmemiş, yolundan giden talebelerini Risâle-i Nurlar vasıtasıyla Kur'an hizmetlerine yönlendirmiştir. Birtakım Hazret'leri birinci plana çıkartan, onlar için aşırı övgü edebiyatı yapan, ruhanileri erbab haline getiren kimseler gerçek Nurcu değildir.  
10. Şeriat'a sımsıkı bağlı bir Müslüman olan Bediüzzaman, Müslümanların zekâtlarına göz dikmemiştir. Ne şahsı için, ne de hizmet için zekât parası toplamıştır. Çünkü o, herkesten daha iyi ve sağlam şekilde, zekât paralarıyla cami bile yapılamayacağını bilen bir kişiydi. Müslümanların zekâtlarını, Kur'ana Sünnet'e fıkha Şeriat'a aykırı olarak toplayanlar, böylece Müslüman fakirlerin miskinlerin borca batmışların perişan olmuş muhacirlerin haklarını gasp edenler gerçek Nurcu değildir.
 11. Bediüzzaman, Yahudiliği ve Nasraniliği hiçbir zaman muteber ve hak din olarak görmemiştir. O, Allah katında yegane hak, geçerli, makbul, hanif dinin İslâm olduğunu bilen âlim ve fâzıl bir kimseydi. Ehl-i Kitab'ın ehl-i necat ve ehl-i Cennet olduğunu iddia edenler gerçek Nurcu değildir.
 12. Muharref Tevrat'ın ve İncil'in hak kitaplar olduğunu iddia edenler gerçek nurcu olamaz.
 13. Bediüzzaman "euzü billahi mineşşeytan ves siyase" (şeytandan ve siyasetten Allah'a sığınırım.) buyurmuşlardır. Dini politikaya alet edenler gerçek Nurcu değildir.
 14. Bediüzzaman, Ehl-i Sünnet'e aykırı bütün reformculuklardan, dinde değişim, dinde yenilik, light/ılımlı İslâm, BOP'çuluğa, Fazlurrahmancılığa benzer bid'at cereyanlarına bulaşmamış, İslâm'ın cadde-i kübrâsında yürümüş, Sevâd-ı Azam dairesi içinde bulunmuş muhterem ve mübarek bir zâttır. Az veya çok bidat cereyanlarına bulaşmış kimseler gerçek Nurcu değildir. Bediüzzaman'ın ve Risâle-i Nurların Ehl-i Sünnet dışı inançlara, görüşlere, cereyanlara alet edilmesi İslâm ahlâkına uymayan çok kötü bir davranıştır. Bendeniz bu kadar yazıyorum. Bediüzzaman'ın mirasına hizmet eden hakiki has Nurcuların bu konularda Müslümanları uyarmalarını, aydınlatmalarını, bilgilendirmelerini bekliyorum. Nurculuk bir "sekt" değildir; İslâm'a imana Kur'ana Şeriat'a ümmete ve ahlâk-ı İslâmiyye'ye, Ehl-i Sünnete bir hizmet metodudur..

18 Kasım 2012 Pazar

taze kan

Elhamdülillahi ala külli hal. Kıymetdar bloğum, güzel atlara binip giden güzel insanlar bir rüyaya misafir olduysa o rüyada umut vardır, hayat vardır, güzellik vardır. Allahım sen mahçup (böyle mi yazılıyordu?) etme bizi. Elhamdülillahi ala külli hal. Hafta sonu seslice okunan mektuplar dinledik evcek. Hepsi ama hepsi "Dünyanız başınızı yesin!" diyordu dünyalılara. Taze kan gibiydi, ekmek su gibiydi. Elhamdülillahi ala külli hal. Allahım bizi berhudar eyle. Amin

Ya Kahhar!

Sana lanet olsun İsrail!

8 Eylül 2012 Cumartesi

çağrı

Karsimezarlikkarsimezarlikkarsimezarlikkarsimezarlikkarsimezarlik

24 Ağustos 2012 Cuma

biz geceleri amma senaryolar yazarız, bir de uykudayken :)

Acaba hiçbir yazar kitabını yazarken -kafasında bir öykü kurgulamadaysa- rüyalardan meded ummuş mudur? Şu hanım sahabeler kitabı var ya, her bir hanım sahabenin hayatını ayrı ayrı hikaye etmek gerekiyor.
Ben napıyorum. Rüyalardan ilham almaya çalışıyorum. Görüyor muyum? Elbette. Hatırlıyor muyum? Hayır:(

Bizim buralarda bir haftadır gece 1'den sonra elektiriği kesiyorlar. Tam masa başına oturacakken, öylece kalıveriyorum. Sonra babamla başlıyoruz komplo teorilerine. Belediye gece gece niye elektirik yapımına girişsin ki? Kesin hırsızlar, kesin kesin. Gelirlerse ne yaparız baba? Valla alacak bir şey bulabilirsen al git kardeşim deriz. Gülüşmeler... : )

Anlatmış mıydım sevgili blog. Yıllar yıllar önce biz K'da iken babam evde yalnız kalıyordu. Bir gece bahçeden gelen sese uyanmış. Bakmış genç bir çocuk babamın dışarıda telde asılı bulunan pantolon ve gömleklerini topluyor. Babam camı hafiften aralayıp çocuğa seslenmiş:
Kardeş benim de pek bir kıyafetim yok, bir ikisini de bana bırak!
Çocuk korkuyla irkilip koşmaya başlamış
: )


23 Ağustos 2012 Perşembe

akıl fikir ver Rabbim...

Az önce kadınının biri çığlık çığlığa "Yalvarırım kurtarın, öldürüyorlar." diye bağırmaya başladı. Tabii hemen bahçeye koştuk. Yoo kurtarmaya filan değil, neden olacak merakımızdan. Ne işimiz var başımızı belaya mı sokacağız. Nefret ediyorum bu toplumsal duyarsızlığımızdan, nefret!!!
Bakalım hesap günü Allah'a ne diyeceğiz. Rabbim gidecektim ama başım belaya girmesin diye...
Kimse bu duyarsızlığın faturasının birgün kendine kesileceğini unutmasın. Akşam bir suları...


Bütün saçmalıklar beni buluyor sanki. Arkadaşımla hastanedeyiz. O muayeneye girdi. Bende telefonumla meşgulüm. Meraklı amcanın biri soruyor.
- Daha önce karşılaşmış mıydık?
- Bilmiyorum
- Memleket Bayburt mu?
- Hayır
- Nere?
- K
- Hımm ne güzel, ne güzel
Nihayet arkadaşım geliyor, ben muayeneye giriyorum ve aynı amcayla aralarında şu konuşma geçiyor
- Arkadaşın sözlü ya da nişanlı mı?
- Neden soruyorsunuz?
- Bize bir gelin lazım da
- Hönk

Hey Allahım ya!

21 Ağustos 2012 Salı

inadına Osmanlıca!


bayramsızlık...

Bayramdan bana kalan ramazanın bitişinin hüznü... Bayramdan bana kalan bayramsızlığımın hüznü... Bayramsızlığım bayram etmeyi haketmeye liyakatim olmayışından...
Şimdi sırada ramazanı kalan günlere taksim etmek var. Rabbim Ramazan ruhunu alma bizden yalvarırım.

Nenem bayram günü ağlardı, içli içli ağlardı ramazan bitti diye. Ramazanın bitişine sevinmediğini göstermek için bir ay daha oruç tutardı. Onun itikadınca bu oruç da çok elzemdi. Bu da bir anekdot işte...


11 Ağustos 2012 Cumartesi

nedir bu çektiğimiz?

Müzik dinlememe kararımı bozmama sebep olan kişi Münir Nurettin...
Vücud ikliminin sultanısın sen diyor. Gece 02.37
Efendim derdimin dermanısın sen... dım dım dım...

Gördüm ve bildim ki insan yıl içinde belli periyotlarda kendisine Ramazan atmosferi oluşturmalı. Davud a.s.'ın orucunu tutmalı, susma orucu tutmalı, yalnız kalmalı, aylık hatimler yapmalı, uzun uzun namaz kılmalı ama bolca susmalı... Ramazan'ı kalan on bir ayımıza taşıyamıyorsak ne önemi kalır ki... Rabbim tüm ömrümüze Ramazan duruluğu, safiyeti ve bereketi versin.

Sevgili blog nedir bu nefsimizden çektiğimiz yahu, var mı bir fikrin?
Nedir bu dünyadan çektiğimiz?


6 Ağustos 2012 Pazartesi

yapmak istediğim bu, evet tam olarak bu...


teravih izlenimleri

Nedense buraya teravih izlenimlerimi yazmak istiyorum ama ondan önce farkettiğim başka bir şeyi yazacağım.
İbadet kavramının içini boşalttıkça sığ müslümanlar olarak yaşamaya devam edeceğiz. Nasıl mı? İbadet anlayışımız namazın, orucun, haccın ötesine geçemiyorsa, o bilinçsizce yaptığımız bütün eylemler herhangi bir iş olmaya mahkumdur. Oysa komşumuzla selamlaşmak, güvenilir olmak, evimizi temizlemek, çiçekleri sulamak gibi eylemler kabul edelim ya da etmeyelim ibadetlerimizin birer parçası...

Bu izlemini nereden edindim. Camideki korkunç teyzelerden. Bu teyzelerin ortak profili şu şekilde: sert bakışlar, çocukları çağırıp bi güzel bağırıp çağırmalar, onun bunun tesbih çekiş tarzına, oturuşuna laf söyleyenler, ters ters başını çevirip Hasbünalllah çekmeler...

Bi sus teyze ya, Allah aşkına sen hiç mi çiçek sulamadın, git bir yetimin başını okşa yaaa....

9 Temmuz 2012 Pazartesi

her şey zikre benziyor

Eğer anlamasını görmesini becerebilirsek her şey zikre benziyor
Haksızlığa uğradıysak, O'nu hatırlamamız bir zikirdir
Yalnızsak bizi hiç terketmeyenin O olduğunu düşünmemiz de zikir
Her an tesbihin boncuklarına ihtiyacımız yok
Bide ben tesbihin şıkırtısını çok severim

15 Mayıs 2012 Salı

sürpriz:)

ben blog sahibinin uzaktan bir yakınıyım :)
kendisi bu yazdığımı kaç ay sonra görür bilmem amma ona burdan seslenmek istiyorum neden burdan çünkü şuan yanımda değil ,salonda ve ...........diyerek beni çaya çağırıyor. Burda bloğunda ihtilal yapıyorum bi dakkaaa demek isterdim ama söyleyemem bunu, zira kendisi gözleriyle görmeli. zaten kendisi hiç kulaklarıyla görmez,hep gözleriyle görür:)bir de kalp gözü mevzuu var ama ona hiç girmeyeceğim.
artık gitmeliyim . başka sefere sesleneceğim

hiç kimse

29 Nisan 2012 Pazar

kaçınız?

Kalabalık bir otobüsteyseniz ya da bir durakta...
Oradaki kişilerden kaçının uykusuz bir gece geçirdiğini,
Kaçının mevsim değişikliklerinden dolayı nezle, grip vs olduğunu,
Kaçının uzun uzun süredir hayal kurmayı terkettiğini,
Kaçının ailesinden uzak, vatanından uzak, hatta kendinden uzak olduğunu,
Kaçının dünyayla arasını açmak istediğini
...
..
.
merak etmeniz gayet normal...
Ben de merak ediyorum. Acaba kaçınız dünyadan gitmeden "dünyadan" gidebildiniz?

belki ara sıra yazmak gerek artık

Yıllardır günlük tutuyorum ve bu ritüele ayırdığım zaman yaşım geçtikçe azalıyor. Sebebi yoğunluklar mı, emin değilim. Blog da günlüklerimle aynı kaderi paylaşıyor. Ama bunu internetle aramdaki gittikçe soğuyan ilişkiyle açıklayabilirim...
Eee nasılsın beyaz sayfa, gittikçe kararıyor musun sende, yoksa aklaşıyor musun?
Aklaşmak dedim de, şeyden de bahsedecektim. Nur, umreden geldi. Hani orası da bir aklaşma diyarı ya. Sonra bizim de gündememize oturdu bu aklaşma mevzuu. Tam olarak bu kelime ile olmasa da...
Nasıl aklaşılır sen söyle?
Nasuh gibi mi?
Vahşi gibi mi?

Gün geçtikçe kararmamızın yanı sıra başka neler oluyor?
Ben bir de çürüyor gibiyim
Tabiatim gereği...

23 Aralık 2011 Cuma

kar kayıtları

Bu kez kar cidden yağacak gibi
Meteoroloji geçen yıl yanıltmıştı defalarca
Ama bu kez yağacak gibi
Cidden

Hani bir gün Nişantaşı'ndan Beşiktaş'a inmiş oradan da Eminönü'ne kadar yürümüştüm, karlıydı. O gün karın beni hiç üşütmemesinin sebebini bir şeylere yormuştum kendimce. Nedense hala aynı düşüncedeyim. Karda yoğruldum, sanmam artık üşüyeceğimi...

Karın en çok yakıştığı şehri, kar cenneti olarak kaydetmişim hafızama. İkisini birbirinden hiç ayırmadım o günden sonra...

Kar aydınlık bir şeydir. Botlara, eldivenlere, atkılara, eteklere ve dahi yüreklere bile temas eder de üşütmez bir kez olsun.

23 Kasım 2011 Çarşamba

biyolojik olmayan içim de su'lu olsun Allahım

ben içeriyi seviyorum
içeridekileri seviyorum
içiyle ilgilileri seviyorum
içi seviyorum
içimin süt gibi temiz
içimin su gibi şeffaf bir hale ulaşmasını murad ediyorum
Allah severse olur

Kürtçede "Allah severse" ifadesi "Allah izin verirse" anlamında kullanılır

8 Kasım 2011 Salı

parantezli

Bilmem kaç gündür bloğuma girmiyorum. Özlemişim. Yazmış olmak için değil (bazen öyle yaptığım olur) bir serzenişte bulunmak için girdim. Belki bir ademoğlu okur deyü...
Kendi İslam'ınızı oluşturmayın kardeşim
Elifi öğrendiniz diye fetva vermeye kalkışmayın kardeşim
Bilmem hangi loji'lerin ışığında İslamı cicileştirmeyin kardeşim (o hastır zaten)
Çok sinirleniyorum size, epey de bir taraftar toplamışsınız ama size meydan okuyorum
Teker teker gelin lennn

20 Eylül 2011 Salı

kartın sahibi istirahate çekildi, fazlaca dünya yorgunu

r e n k

Felaha çıktım bloğum
Elhamdülillah
Eylül geldi, pek hoş geldi
Biraz gezip bolca rüzgah solumak istiyorum nedense...
Fıtri bir ihtiyaç gibi geliyor şuan
---
Evde olmanın insanı temizlediğine inandığım müthiş bir yönü var.
Nurani bir fanus gibi...
---
"renkler güneşten çıktılar
renkler güneşe girdiler
renkler güneşsiz öldüler
ne renk gerek bana
ne renksizlik"
A.Halet

6 Ağustos 2011 Cumartesi

apolitik

*özgür değiliz
Bu yapay düzenekte fıtratımıza uygun yaşayamıyoruz
O halde kimse bize kalkıp özgürlükten bahsetmesin
İki seçenekten birini seçmemizi istedikleri bu mekanizmada dillendirilen bütün ögürlük konuşmaları boş!

*asi ve anarşist değiliz
Nenem anarşik derdi, annem doğru telaffuz edebiliyor. Ben yine kimseyi dinlemiyor kendi bildiğimi okuyormuşum, aynı anarşistler gibiymişim. Ama anne ben mutlak düzenden gayrısını reddediyorum sadece. Ne özyönetimi savunuyorum ne de özel mülkiyeti. Aksine öz bir kuvvetin -ki bu yaratıcımızdır- yasalarına tabi olmak istiyorum.

28 Temmuz 2011 Perşembe

bir gülşene vardık

Ramazan geldi, uzun süre yokum. Nihayet internetin olmadığı bir mekanda soluk alıp verecek, beni oyalayan, içimden ve içime dair birçok şeyden uzaklaştıran bir çok engelden de beri olacağım. Sonrasında ise büyük devrimler var elhamdülillah
Yeni bir dünyaya tümüyle yol alacak olmak heyecan verici ve güzel bir duygu. Yolculuk için istek lazım.
Birkaç gün içinde bir duvara (duvarlara demek isterdim:)) 'tek yol devrim' yazacağım ve fotoğrafını çekip buraya yükleyeceğim inşallah
Ben gidiyorum arkadaşlar, döndüğümde kafasında dünyayı yakma fikirleri olan biri olarak gelirsem hiçbirinizi tanımam haberiniz olsun.
Haklarınızı helal edin
Laci yolcu : )

Solculara özel not: Devrim öle değil böle yapılır taam mı :)
Taam şaka...