19 Ocak 2014 Pazar

eyvallah;)

Günün en güzel dilimi neden sabah vakti acaba? Başlamanın, her gün yeniden tazelenmenin nasıl güzel bir heyecanı var. Elhamdülillah. Allahım bizi daima razı olacağın işlerde istihdam eyle. Rızanı, cennetini, cemalini taleb ediyoruz. Onlarla müşerref eyle.
Dünyasız eyle. Dünyası bir sepete sığan Pirim gibi bir zühd ihsan eyle.Amin. Gün kısa, vazife çok. Hadi bana eyvallah

mübarekler düellosu

İki dost tanıdım ve onları tanıdığım günden beri hep sohbetlerinde bulundum. Evet sanırım istisnasız hep.. Allahım bu nasıl bir lütuf ki biri akıl, diğeri kalp yönü ağır basan bu mübareklere beni yakın eyledin. Birkaç saniyelik sükût aralarıyla nasıl bir sohbetin, nasıl bir okyanusun, nasıl bir muhasabenin, murakabenin, müzakerenin içine çekiyorlar beni. Adeta önce bir okyanusun kıyısına, oradan da serin sularına...
Allahım elhamdülillah. Sana yakın kulların için elhamdülillah. Sana yakınlık. En ziyade sana yakınlık. Nolur.

16 Ocak 2014 Perşembe

kendinde yok ki, sana versin

Bu dünyanın neresinden tutsan dökülüyor. Bu dünyanın insanlarının neresinden tutsan dökülüyor. Bu dünyanın tutulacak, tutunacak, tutkuyla bağlanılacak bir yeri yok. Çürük, kırık, kusurlu... Üstad diyor ya, "Bu dünyadan ebedilik isteme, kendinde yok ki sana versin"
Dünya vazgeçilmez değilsin, vazgeçmeyi bilmeyen biziz.
Cazibeli değilsin, sana cazibe atfeden biziz.
Neden böyleyiz?
Her sabah kalktığımda kendime şunu hatırlatıyorum: Cismaniyete meyletme, seni kurtaracak olan ruhani hayat!

Allahım ne olur yardım et. Fenaya değil daima bekaya müteveccih olalım.

4 Ocak 2014 Cumartesi

canımız ölüm :(

Merhaba sevgili ölüm,
Nasılsın iyisin inşallah. Ben de iyiyim nolsun, bekliyoruz işte. Valla bekleriz, epeydir de bekliyorduk zaten. Öyle valla. Ne olsun. Buyur gel yani. Bekleriz. Öperim. Alnından. Sen de beni alnımdan öp. Selam ederim.

1 Ocak 2014 Çarşamba

ihlas*

Soba yanıyor. Üzerinde kaynayan çay... Barla yılları okuması... Hüsrev Efendiler, Hafız Ali'ler, Şamlı Hafız Tevfik'ler... Bir hatıra:
"Yaz kardeşim" der Üstad ve Şamlı Hafız Tevfik yazmaya başlar. Onuncu söz orada yazılır ve biter. Bitince Üstad, "Elhamdülillah küfrün belini kırdık" deyince Şamlı Hafız hayretler içinde kalır: "Size şaşarım Üstadım. Dağ başında bir risale yazdınız, küfrün belini kırmaktan bahsediyorsunuz. Halbuki İstanbul'da harıl harıl dinsizlik kitapları basılıyor" Üstad: "Ben senin aklına şaşarım ey Şamlı" der. "Biz vazifemizi yaparız, Allahın işine karışmayız"