2 Aralık 2010 Perşembe

dünya bir düş mü?

Puslu Kıtalar Atlası'nı bitirdim. Anar'ın ilk romanı. Felsefe, tarih, denizcilik, istihbarat...birçok alanda malumat veriyor bu kitap. Olay örgüsünde gözüme çarpan birkaç belirsizlik/hata var. Romanda öne çıkan birkaç kahramandan ilerleyen sayfalarda hiç bahsedilmiyor, olaylar arasında bir kopukluk oluyor. Ama genel itibariyle çok büyüleyici. Sizi oturduğunuz yerden alıp, Galata'yı, Karaköy'ü, Kağıthane'yi şöyle bir keşfe çıkarttırıyor.
Ayrıca bir Rendekar'dır bahsediliyor ki, sanırım en büyülü mısralar orada...

Descartes'in "Düşünüyorum o halde varım" fikrini şiar edinmiş roman kahramanı Uzun İhsan Efendi fikrini temellendirmek için ünlü filozoftan Rendekar diye bahsediyor...
Şu mısralar ise üzerinde düşünülmeye değer :

‘Rendekar doğru mu söylüyor? Düşünüyorum, öylese varım. Oldukça makul. Fakat bundan tam tersi bir sonuç, varolmadığım, bir düş olduğum sonucu da çıkar: Düşünen bir adamı düşünüyorum. Düşündüğümü bildiğim için, ben varım. Düşündüğünü bildiğim için, düşlediğim bu adamın da varolduğunu biliyorum. Böylece o da benim kadar gerçek oluyor. Bundan sonrası çok daha hüzünlü bir sonuca varıyor. Düşündüğünü düşündüğüm bu adamın beni düşlediğini düşlüyorum. Öylese gerçek olan biri beni düşlüyor. O gerçek, ben ise bir düş oluyorum.’

Kapı kırıldığında Uzun İhsan Efendi kitabı kapandı. az sonra başına geleceklere aldırmadan kafasından şunları geçirdi:

‘Dünya bir düştür. Evet, dünya..Ah! Evet, dünya bir masaldır.’

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder